Activar AC11 Kapsül

Activar AC11 Kapsül

 

Yüzyıllardan beri Peru'da ve Yağmur Ormanları'nın zor doğal koşullarında yaşayan yerli kabileler tarafından: Yaralı veya genel durumu zayıflamış savaşçılarını ya da yaşlılığa bağlı hastalıklar nedeniyle acı çeken yaşlıları tedavi etmek için yerel bir bitkiyi tüketirler. AC-11®, bu bitkiden elde edilen özel bir ekstredir.

 

Batılı literatürde ise Uncaria tomentosa (Cat's Claw) olarak yer alan bu bitki, 2000 yıldır Güney Amerika'da yaygın olarak kullanılmıştır. İspanyolca Una de Gato veya vilcacora olarak tanınan ve bazen 100 metreden daha yükseğe tırmanan bir bitkiden elde edilmektedir. AC-11®; Uncaria tomentosa'nın bilinen ekstrelerinden farklı olarak yan etkiye neden olan "alkaloidlerden" arındırılmış olarak biyoaktif madde içerir.

 

Güney Amerika'daki yaygın kullanımı ile batılıların dikkatini çeken Uncaria tomentosa en çok araştırılmış ve dokümante edilmiş tıbbi bitkilerden biri olarak kabul edilir. Batılılar tarafından da gözlenmiş olan anti-tümör, anti-romatizmal ve bağışıklık sistemini güçlendiren etkisi nedeniyle uzun yıllardır kabileler tarafından törenlerle hazırlanır ve her yerde bol miktarda tüketilir. Peru'da yaşayan Avusturya kökenli Don Luis'in 77 yaşında yakalandığı akciğer kanserinin tedavisinde yararlı olduğu bilgisi ailesi tarafından Avusturya'ya taşınınca öncelikle Avusturya başta olmak üzere Avrupa'da, sonra da başkan J. F.Kennedy'nin doktoru Dr. Charles Brusch tarafından kullanıldığı için de Amerika'da tanınmıştır. AC-11®'in kullanıldığı kinik çalışmalar, hayvan ve hücre kültürü çalışmalarında da bu ekstrenin inanılan etkileri bilimsel olarak incelenmiş ve doğrulanmıştır.

 

Batılı laboratuvarlar; Peru'lu yerlilerin törenlerde yaptıkları işlemleri aynen taklit ederek, Uncaria tomentosa'nın etkinliğini sağlayan ama yan etki yapabilecek alkaloidlerden arındırılmış olan "sulu ekstraksiyon yöntemi" ile AC-11®'i elde etmişler ve AC-11®, Amerikan Patent Dairesi tarafından anti-tümör, anti-inflamatuvar, immün sistemi güçlendiren ve DNA onarımını destekleyen etkileri ile patent koruması altına alınmıştır. FDA'de DNA hasarını onarmaya yardım ettiği ve yaşlılığa bağlı hastalıkların geciktirilmesinde yararlı olduğu bilgisinin halka dönük kullanılmasında sakınca görmemiştir.

 

Normal bir insan vücudunda her gün, her bir hücrede en az 10.000 DNA hasarı oluşur. Hücrelerimizde, 11 numaralı kromozomda yer alan onarıcı genler, bu düzeydeki hasarları onarmaya çalışır. Anti-oksidanlar ise vücudumuzu serbest radikallerin saldırılarından korumaya çalışsa da verdikleri zararı tamir edemez. Hastalanmadan, sağlıklı yaşayabilmemiz için vücudumuzun doğal DNA onarım sistemi bu hasarları düzenli olarak tamir etmeye çalışır.

 

Aynı zamanda güçlü bir anti-oksidan olan AC-11®'in temel özelliği; günümüzün çevre kirliliği, beslenme ve metabolizma bozukluğu, enfeksiyon, hastalıklar, stress faktörleri, Ultra viole ışınlar ve zararlı alışkanlıklarımız nedeniyle çoğalan bu DNA hasarını onaran doğal sistemin onarıcı kapasitesini desteklemesidir.

 

AC-11®'in bağışıklık sistemini destekleyen yararı ise: hem koruyucu akyuvarların etkinliğini hem de bu hücrelerin ürettiği antikor cevabını güçlendirerek ortaya çıkar.

 

AC-11®'in uzun süreli kullanımlarda kan, kemik iliği parametreleri ve karaciğer fonksiyonlarında anlamlı bir değişiklik yapmadığı gözlenmiştir.

 

Amerikan Academy of Dermatology Kongresinde Dr.Noah Schienfeld tarafından sunulan bir posterde ise SPF 15 olan bir güneş koruma ürününe AC-11® eklendiğinde eritem ve blister oluşumundan koruyucu etkisini yaklaşık 5 kat artırdığı gösterilmiştir.

 

İsveç Lund Üniversitesi Tümör ve İmmünobiyoloji Bölümünden Dr.S.Lamm ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada antikor cevabını destekleyen etkisi gösterilmiş, pnömoni aşısı yapılmadan 30 gün önce AC-11® kullanmaya başlayan grupta aşı ile elde edilen antikor cevabının daha uzun süreli kalıcı olduğu görülmüştür.

 

Innsbruck Üniversitesi'nden Dr.C. Winkler ve arkadaşları ekstrenin doza bağımlı olarak interferon gamma üzerinden immünobiyokimyasal olayları düzenleyebildiği ve immünoregülatör (bağışık düzenleyici) rol alabileceğini bildirmiştir.

 

İsveç, Lund Üniversitesinden Dr.Y.Sheng ve arkadaşları, insan Lösemi hücre dizileri üzerinde baskılayıcı rol oynadığını göstermiştir. Yine aynı çalışmacılar, başka bir yayında kemoterapi ile azalan beyaz kürelerin sayısını kısa zamanda yükselten etkisini fareler üzerindeki çalışmalarında teyid etmişlerdir.

 

Milano Deneysel Onkoloji Merkezinde yapılan çalışmada MCF7 olarak bilinen insan meme kanseri hücreleri üzerinde dozla beraber artan drekt antiproliferatif etki olduğu bildirilmiştir.

 

Geleneksel Tıp ve Güney Amerika'nın şifalı bitkileri hakkında yazılmış kaynaklarda bu ekstrenin anti viral etkileri olduğu HIV, HCV virusları üzerine etkileri olduğu da belirtilir.